eventuate in

  1. sonuçlanmak, neticelenmek, sonucunu doğurmak, sebep olmak, yol açmak.
    A rapid rise in prices soon
    eventuated in mass unemployment: Hızlı fiyat artışları geniş ölçüde işsizliğe yol açtı.
... ile sonuçlanmak Fiil